-
1 telefon etmek
telefon etmək, zəng etmək -
2 telefon etmek
шалтырату -
3 telefon etmek
v. call, phone, ring up, give a ring, ring smb. up, telephone, call up, buzz, give a tinkle, give smb. a tinkle* * *call -
4 telefon\ etmek
дозвони́ться -
5 telefon etmek
-
6 telefon etmek
телефон еон, теон -
7 telefon etmek
to telephone, to phone, to ring sb/sth up, to give sb a ring, to give sb a buzz, to give sb a tinkle, to call sb up -
8 telefon
telefon s1) Telefon nt, Fernsprecher m\telefon etmek telefonieren2) Anruf m\telefon etmek anrufenbirine \telefon açmak jdn anrufen -
9 telefon
telefon Telefon n; Anruf m, Telefongespräch n;telefon bağlantısı Telefonverbindung f;-e telefon etmek jemanden anrufen; telefonieren mit;telefon görüşmesi Telefongespräch n;telefon jetonu Telefonmünze f;telefon kabinesi, kulübesi Telefonzelle f;telefon kartı Telefonkarte f;telefon konuşması Telefongespräch n;telefon kordonu Telefonschnur f;telefon kulaklığı (Telefon)Hörer m;telefon numarası Telefonnummer f;telefon rehberi Telefonbuch n;telefon santralı Fernsprechamt n; (Haus)Telefonanlage f;telefonla aramak telefonisch zu erreichen suchen;telefondan ayrılmayın! bleiben Sie am Apparat!;telefonla adv telefonisch;telefonu açmak den Hörer abnehmen;telefonu kapamak (den Hörer) einhängen oder auflegen;otomatik telefon Selbstwähldienst m -
10 telefon
1) телефо́нtelefonla — по телефо́ну
telefonu açmak — снять (подня́ть) телефо́нную тру́бку
telefonda aramak, telefonla çağırmak — вы́звать по телефо́ну
telefonu çevirmek — набра́ть но́мер телефо́на
telefonla görüşmek — разгова́ривать по телефо́ну
telefonu kapamak или telefonu kapatmak — пове́сить (положи́ть) тру́бку телефо́на
telefon konuşmaları — телефо́нные разгово́ры (перегово́ры)
telefon kordonu — телефо́нный шнур
telefon kulaklığı — телефо́нная тру́бка
telefon kulübesi — телефо́нная бу́дка
telefon makinesi — телефо́нный аппара́т
telefon mükâlemesi — телефо́нный разгово́р
telefon odası — перегово́рный зал
telefon rehberi — телефо́нный спра́вочник, телефо́нная кни́га
telefon santralı — телефо́нная ста́нция
otomatik telefon — телефо́н-автома́т
otomatik telefon santralı — автомати́ческая телефо́нная ста́нция (АТС)
telsiz telefon — радиотелефо́н
umumî telefon — телефо́н о́бщего по́льзования
ziya telefonu — светосигна́льный телефо́н
2) телефоногра́мма□
telefon etmek — Д телефони́ровать, звони́ть по телефо́ну кому -
11 telefon
телефо́н (м)* * *телефо́нtelefonla — по телефо́ну
telefonu açmak — снять / подня́ть телефо́нную тру́бку
telefon etmek — звони́ть по телефо́ну
telefonda görüşmek — говори́ть по телефо́ну с кем
-
12 telefon
1. telephone, phone. 2. telephone call, phone call. - açmak /a/ to telephone, phone, call, call up, Brit. ring, ring up. -u açmak to answer the telephone. - arızalanmak slang to be delayed, be held up. - etmek 1. /a/ to telephone, phone, call, call up, Brit. ring, ring up. 2. slang to urinate, see a man about a horse. - rehberi telephone directory, telephone book. -
13 aramak
"to look for, to seek, to hunt for, to rake about/around; to search, to frisk, to shake sb/sth down; to call, to give sb a buzz, to call sb up;" " telefon etmek; to long for, to miss; to ask for" -
14 abone
-
15 meşgul
занято́й за́нятый* * *- lü1) заня́тный; занима́ющийся (чем-л.)neyle meşgulsün? — чем ты за́нят?
2) за́нятый, оккупи́рованныйmeşguldür! — за́нято!
telefon meşgul — телефо́н за́нят
meşgul etmek — а) занима́ть кого-что чем; б) занима́ть / отнима́ть вре́мя
-
16 merkez
центр; база; середина- ağırlık merkezi
- araştırma merkezi
- atalet merkezi
- basınç merkezi
- biyoloji merkezi
- cazibe merkezi
- çekim merkezi
- dağıtım merkezi
- daire merkezi
- darbe merkezi
- deprem merkezi
- dönme merkezi
- dönüş merkezi
- eğim merkezi
- eğitim merkezi
- eğrilik merkezi
- endustri merkezi
- endustriyel merkez
- ham madde merkezi
- hidrometri merkezi
- hükümet merkezi
- ısıtma merkezi
- infilak merkezi
- itme merkezi
- kayma merkezi
- kesme merkezi
- kültür merkezi
- sağlık merkezi
- servis merkezi
- simetri merkezi
- sosyal merkez
- su pompalama merkezi
- şehir merkezi
- telefon merkezi
- televizyon merkezi
- ticaret merkezi
- ticari merkez
- üretim merkezi
- veri merkeziİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > merkez
-
17 meşgul
-i meşgul etmek jemanden aufhalten; seine Fähigkeiten anwenden; jemanden beschäftigen mit;meşgul olmak aufgehalten werden, Zeit verlieren; beschäftigt sein (-le mit; in D) -
18 muhabere
muhabere [-hɑː-] Berichterstattung f; Korrespondenz f; Verbindung f; Nachrichten(verkehr m) f/pl; Nachrichten-;muhabere etmek Bericht erstatten; korrespondieren;telefon muhaberesi Telefonverbindung f
См. также в других словарях:
telefon etmek (veya açmak) — birini telefonla aramak ve bir şey söylemek Ne zaman telefonu açıp nasılsınız?, diye hatırını soracak olsam... A. Ş. Hisar Siz gelmeyin, ben telefon eder, gelirim. A. H. Tanpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
telefon kartı — is. Telefon etmek için satın alınan ve manyetik gücü ile telefon makinesini çalıştıran kart … Çağatay Osmanlı Sözlük
telekart — is., Fr. télé + carte Telefon etmek için kullanılan kart … Çağatay Osmanlı Sözlük
yatırmak — i, e 1) Bir kimsenin bir yere yatmasını sağlamak Çocuğu bir kenara yatırdım ve kadını omuzlarından tutup bir taşa dayadım. Y. K. Karaosmanoğlu 2) i, de Uyutmak Gece beni en üst katta bir odada yatırdılar. Ö. Seyfettin 3) i Eğmek, yatık duruma… … Çağatay Osmanlı Sözlük
koparmak — i 1) Kopmasını sağlamak, kopmasına yol açmak O koskoca lenduha gibi gövdenle ipi koparırsın da başımıza iş çıkarırsın! O. C. Kaygılı 2) nsz Daldan, ağaçtan alıp toplamak Yorulunca omzuma çıkar, çiçek koparmak isterse beni çağırır. H. E. Adıvar 3) … Çağatay Osmanlı Sözlük
meşgul — sf., lü, Ar. meşġūl 1) Bir işle uğraşan, iş görmekte olan Belediye doktoru, kışın kimya tecrübeleri ile meşguldü. S. F. Abasıyanık 2) Çalışır, kullanılır durumda olan, dolu Telefon meşgul. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller meşgul etmek meşgul… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortak — is., ğı 1) Birlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri, şerik, hissedar Bırakın ortağıma bir telefon edeyim. H. Taner 2) Kuma Kendi üstüne bir ortağın getirilmesi Emeti nin pek ziyade gücüne gitmişti. E. E.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
